29 Kasım 2013 Cuma

KÜRESELLEŞMENİN 21. Y.Y.’A ETKİSİ


   
         
İŞLETME YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 
                   YÖNETİM ORGANİZASYON
                    
        Öğretim Üyesi : Yrd. Doç. Dr. Sevinç PEKER                                              
                                                   
                                           
          KÜRESELLEŞMENİN 21. Y.Y.’A ETKİSİ
                                Hazırlayan
                                             
                               Selçuk AYDIN
                                                     
                                                     
                                Mayıs 2012


KÜRESELLEŞME 
VE 
KÜRESELLEŞMENİN GÜNÜMÜZDEKİ ETKİSİ


     Küreselleşme nedir?




Küreselleşme  çağdaş dünya sistemini toplumunu  tanımlamak ve açıklamak  için kullanabileceğimiz en doğru kavramdır. Küreselleşme, ekonomik, sosyal, teknolojik, kültürel, politik ve ekolojik denge açılardan  bütünleşmenin,  ve dayanışmanın artması anlamına gelmektedir.







Küreselleşmenin tanımları



Küreselleşme, sosyal bilimlerin her dalında yaygın kullanılan bir kavram olmakla beraber ;
    Giddens’a göre, modernliğin sonucu olarak değerlendirdiği küreselleşmeyi, uzak yerleşimlerin birbiri ile ilişkilendirildiği yerel oluşumların millerce ötedeki olaylarla biçimlendirildiği dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması olarak tanımlamaktadır.








                          Berg’e göre ise“Küreselleşme, ulusal yönetim, yatırım ve nüfus artışına oranla uluslar arası ticaret, uluslar arası yatırım ve ulusal arası göçün daha fazla büyümesidir.                       



                                                     Görüşler

Bu anlamda bazıları için küreselleşme, kapitalizmin gücünü temsil ederken, bazıları için de, dünyanın batılılaşmasını ifade etmektedir. Bazıları küreselleşmenin yoğunluk ve artan melezleşmeyle birlikte heterojenlik yarattığını düşünürken, bir diğer grup homojenliği artırdığını düşünmektedir.


                       Küreselleşme nasıl oluştu?


1- 20. yüzyılın ilk yarısı, sanayi devrimini tamamlamış, pazar kaygısı içinde olan emperyalist devletlerin ekonomik nedenlere dayanan savaşlarıyla geçti.
 

 2- Bu devletler, savaşların can kaybına yol açtığını ve maliyetli uygulamalar olduğunu gördüklerinden II. Dünya Savaşı’nı takip eden yıllarda küreselleşmeyi ortaya attılar.

 3- Böylece azgelişmiş ülkeler, büyük devletlerin açık pazarı haline geldi. 

4- Bu şekilde geçtiğimiz yüzyılda sıcak savaşlarla
 elde edilen neticeler, küreselleşmeyle çok daha 
kolay elde edilmeye başlandı.




Küreselleşme, kökeni çok eski çağlara gitmesine rağmen, ileri teknolojik uygulamalar sayesinde bugünkü kadar yoğun ve hızlı işlememişti.

O yüzden günümüzde küreselleşmenin etkisini daha çok hissetmekteyiz.



20.yüz yılın son yılları ve 21.yy da Küreselleşme



Küreselleşme sürecinin  bu dönemde daha hızlı gelişmesinin iki önemli nedeni vardır. Birincisi; Sovyetler Birliğinin dağılması  sonrasında ortaya çıkan yeni devletler  ve toplumlarında  kapitalist ekonomik sisteme entegre olmaya baslaması sonucunda, küresel ekonomik sistemin etki alanı genişlemiştir.



Küreselleşmeyi son dönemde hızlandıran diğer önemli neden  teknolojik ve bilimsel gelişmeler sonucu toplumlar arası haberleşme , ulaşım, alışver, nakliyat , basın yayın ve iletişim olanaklarının daha da gelmesi ve genlemesidir.

Böylece 21. Yüzyıl bireyin giderek öne çıktığı  dünyanın giderek küçüldüğü bir küreselleşme dönemi olacaktır.

Kurulan büyük şirketler ve bunların ülke ekonomilerine etkisi


Artık küreselleşmenin etkisiyle ülkelerin birbirlerine olan bağlarının artmasının yanında artık ülkelerin kendi milli benliklerini içinde barındıran şirketlerde  bir çok ülkede ticari faaliyet yürütmeye başlamsıyla birlikte o ülkeler arasındaki uyumu  ve entegre olmalarını sağlamaktadır. Örneğin; general motor, shell, mc donalds, burger king , IBM, toyota, gibi şirketlerin çoğunun cirosu bir çok dünya ülkesinin gayrı safı milli hasılalarından daha fazla duruma gelmiştir ve bu durum resmi devlet adamları arasındaki ilişkilerden çok artık bu şirketlerinde çıkarlarının korunmasını ortaya koymuştur.



Devletin önemini kaybettiği görüşü


Ekonomisinin sıkıntı içine girmesi  Bretton Woods sisteminin çökmesi  ve 1973 Petrol Krizi sonucunda  Batılı Kuzeyin gelm , zengin  ve askeri olarak güçlü ülkeleri ile  Güneyin  gelişmemiş  yoksul askeri ve siyasi  açıdan zayıf  ülkeleri arasında yaşanan sıkıntı sonucunda artık egemenlik kavramının kalmadığı  ve küreselleşmenin etkisiniülkelerin birbirlerine artık güçlü zayıf demeden bağımlı olduğunu yeri geldiğinde zayıf bir ülkenin güçlü bir ülkenin durumunu çok zora sokabileceğini göstermiş oldu.

Çoğulcu Dünya Düzeni



Küreselleşmenin etkisiyle  sadece devletler değil devlet dışı aktörler  (BİRLEŞMİŞ MİLLETLER, OPEC, IMF, NATO, DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ, AB, İSLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ) ve bu aktörler arasındaki gelen çok yönlü ekonomik, ticari, malı, sosyal,  kültürel,  dini ve  ideolojik  nitelikteki ilkileri  ortaya çıkan  süreçleri eren bir dünya düzeni oluştu. Sivil toplum güçlendi. Modernleşmenin artmasıyla  ve toplumsal düzeyde yaygınlaşmasıyla ; teknoloji , bilim . iletişim, ulaşım alanındaki gelmelerle sorunların çözümü daha çabuk çözüme kavuşması aynı anda da daha çabuk duyulmasına olanak sağlamıştır.

Sivil toplumun küreselleşmesi


Örneğin;

Business week  dergisinin yayınladığı 1999 yılı itibariyle  ‘  dünyadaki en üst 50 ekonomik birim’ listesinde  microsoft şirketi 17 . sırada iken , pek çok ulus devlet ( avustralya , türkiye, iran, arjantin) onun arkasında sıralanmıs ; General Electric 24. Sırada iken Tayvan , polonya, belçika , malezya, suudi arabistan daha alt sıralarda yer almıştır.

 
 Gelişen küreselleşme süreci , sivil toplum gruplarının  ve örgütlerinin de  küreselleşmesine yol açmıstır. Normal şartlarda ulusal sınırlar içinde bulunan ve ilgi ve faaliyetleri ulusal hükümete yönelik olan sivil toplum  dünyadaki küreselleşmeye bağlı olarak küreselleşmiştir.
 
 
Salomon’ un ‘küresel üçüncü sektör ‘ olarak ifade ettiği farklı ülkelerden insanlar , insani hizmetler vermek , halkın ekonomik kalkınmasını gerçekleştirmek , çevrenin kirlenmesini önlemek , sivil hakları korumak  ve daha önce devlete bırakılmış  veya hiçbir zaman ilgilenilmemiş olan binlerce amacın elde edilmesi için dernekler , vakıflar ve benzeri kurumlar oluşturuyorlar.
 
Küreselleşmenin olumsuz etkileri



*Küresel ekonomik ilişkilerin yarattığı yoğun  rekabet ortamının ortaya çıkardığı ticari ve ekonomik ilişkileri sınırlayıcı  engeller ve problemlerdir.

*Küreselleşen ekonomi yönetiminin zorlaşmasının yarattığı siyasi sınırlamalar

*İnsanlar üzerinde yarattığı sosyo psikolojik ve kültürel etkilerdir.


Küreselleşmenin Olumsuz Yanları 


 - Büyük ve uluslar arası çalışan şirketler ön plana çıkmıştır.
 

            - Ucuz emeği kullanan, yerel şartlardan yararlanan, çevreyi tahrip eden bir sömürü düzeni getirilmiştir.

            - Rekabet ; yoksulun sermayesi olan emeği, rekabet faktörü haline getirmiştir.
 

            - Geri kalmış veya gelişmekte olan ve özellikle kalifiye olmayan iş gücü için ücret sınırlamaları getirilerek sosyal dampinglere yol açılmıştır.
 

             - Küresel zenginleşmeye karşılık gelirler belli kesimlerde toplanmıştır.   

            - Son 10 yılda yoksul sayısı artarak 1.3 milyara ulaşmıştır.

            - Ticaret hacmi artarken, ticarete hep batılı zengin ülkeler yön vermiştir.

            - Serbest sermaye hareketleri Latin Amerika, Uzak Doğu, Rusya ve en son olarak da ülkemizde krizlere neden olmuştur.

            - Adetler, gelenekler, yerel ve ulusal algılamalar erozyona uğratılmıştır.

            - Ulus devletin varlığı tehdit ve risklerle karşı karşıya kalmıştır.

             - Doğal hayatın dokunulmazlığı zarar görmüş çevre kirliliği tehlikeli boyutlara ulaşmıştır.

            - Geleneksel yapının aşınması toplumsal çöküntülere yol açmıştır.



             Küreselleşmenin Olumsuz Yönleri


Küreselleşmenin Olumlu Yanları

Küreselleşmenin yararı ekonomik büyüme , dış ticaret ve ekonomik canlanma, rekabet ve çok uluslu şirketlerin güçlenmesi şeklinde incelenebilmektedir.




Küreselleşmenin yarattığı bazı temel gelişmeleri



 

            - Dünya çapında yüz binlerce çeşitli yeni iş imkanları yaratılmıştır.
 

            - Haberleşme ve iletişim imkanları daha geniş kitlelere ulaştırılmıştır.
 

             - Kredi ve yatırımlarda ciddi artışlar görülmüştür.
 

            - Teknoloji transferi ve know-how sağlanmıştır.
 

             - Enerji, haberleşme alt yapıları kurulmuştur.
 

             - Eğitim verilmek suretiyle beşeri kaynaklar etkinleştirilmiştir.
 

             - Çalışma koşullarında iyileşmeler sağlanmıştır.
 

             - Şirketler için “iyi davranış” kodları belirlenmiştir.
 

             - Hukuka, mülkiyete, insan haklarına saygılı yönetim tarzları yaygınlaşmıştır.
 

             - Sivil toplum kuruluşları ve bunlar arasındaki ilişkiler ve dayanışma ruhu gelişmiştir.




Küreselleşmenin Türkiye’ ye Etkileri 1
 Küreselleşmenin ekonomik yansımalarının Türkiye’ ye etkileri açısından yaklaşıldığında  ; Türkiye bir yanı ile teknoloji, yeterli mal ve hizmet üreterek küreselleşme olgusuna ciddi katkıda bulunmayan bir ülkedir. Öte yandan 67 milyonluk nüfusu ile Pazar olma yönünden cazip bir ülkedir. Bu durumu ile ilk bakışta küreselleşme olgusunun da ikinci ülkeler safında imiş gibi görünmektedir. Fakat coğrafyamızdaki potansiyel zenginlikler iyi değerlendirildiğinde, bloğumuzdaki ülkeler arasında, gelişmiş ülkeler safına ilk geçebilecek konumda olduğumuz da bir gerçektir.


Küreselleşmenin Türkiye’ ye Etkileri 2


Türkiye küreselleşmenin siyasi boyutu açısından, AB’ ye üyelik ve ABD ile ilişkiler açısından demokrasinin aksayan mekanizmalarını hızla düzeltme mecburiyetiyle karşı karşıyadır. Demokratik hayattaki mevcut sıkıntılar, insan hakları başlığı altında iyi niyet ve kastı aşan taleplerle üniter devlet yapımıza tehdit unsurları taşıyan tavır ve hareketlerden dolayı kolayca aşılamamaktadır. Küreselleşme olgusunda birinci taraf ülkeler arasına geçme şansımızın zayıflamasına bu durum doğrudan tesir etmektedir.
 







Küreselleşmenin Türkiye’ ye Etkileri 3

Stratejik coğrafyasında, istikrarsız Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkas coğrafyasının sınır komşusu Türkiye’ nin aynı zamanda bir İslam ülkesi olması da, özellikli, önemli ülke konumunda değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Türkiye bu tabloyu çok iyi değerlendirerek iç dinamiklerini hızla harekete geçirmek ve demokrasi kriteri ile demokratik yapısındaki yeni yapısal değişiklikleri zaman kaybetmeden gerçekleştirmek için politikalar izlemektedir.
     Ülkemizde küreselleşme ile ilgili en büyük sorun “yasal ve idari” düzenlemelerin bir an evvel yapılması gerekliliğidir.
 
       Küreselleşmenin sosyal boyutları açısından da Türkiye – Batı İttifakı içindeki tek islam ülkesi olma sıfatıyla kritik bir konu arz etmektedir Türkiye, bu kültür değerlerini evrensel boyutlara aynı iletişim teknolojilerini kullanarak sunabilir ve küreselleşmeye katkıda bulunabilir. Bu konumdaki çalışmalar sistematik bir program dahilinde “Ar-Ge” çalışmaları ile ortaya konulmalıdır.




Küreselleşmenin Türkiye’ ye Etkileri 4

Türkiye üreten batının mal ve hizmet akışının kavşağında olması sebebiyle dünyada dolaşan sermaye ve yatırım hamlelerinin cazibe merkezi olmaktadır. Ekonomik sıkıntılarını aşmış bir Türkiye ; üretimi, satışı ve karını ön planda tutmak mecburiyetinde olan Batının, küreselleşme politikalarında vazgeçmesi mümkün olmayan bir ülke olup, yerine ikame edebilecek aynı değerde alternatif ülkelerin bulunmaması nedeniyle de büyük avantaja sahiptir. Burada en kritik nokta batının taleplerini oluşturan durdurulamaz ve hızı kesilemez küreselleşme olgusunun zamanlamasıyla Türkiye’ nin avantajlarını kullanmaya hazır bir hale gelmesi için gerekli sürenin özdeşleşmesi sorunudur. Bu noktada meydana gelebilecek bir gecikme, şartların zorlaması ile dünya barışını tehdit eden kritik coğrafyaların bir anda Türkiye ile birlikte karışmasına sebep olabilir. İşte bunun için Clinton Türkiye’ yi ziyaretinde AGİT zirvesinde gelecek bin yılın şekillenmesinde ilk 25 yılı Türkiye’ nin konumunun belirleyeceğini ifade etmiştir.




Türkiye dünya küreselleşme endeksinde 158 ülke arasında 57’nci sırayı aldı.




BRÜKSEL - İsviçreli ekonomi araştırmaları enstitüsü KOF’un ekonomik küreselleşme, sosyal küreselleşme ve siyasi küreselleşme başlıkları altında incelediği 158 ülke arasında ilk sırayı 91,5 puanla Belçika alırken, Türkiye 66,4 puanla 57’nci sıraya yerleşti.


KOF’un küreselleşme endeksinde ilk 10 sıra, Kanada dışında Avrupa ülkelerince paylaşıldı. Sıralamada Belçika’yı 91 puanla İrlanda, 89,9 puanla Hollanda ve İsviçre, 89,1 puanla Avusturya, 88,7 puanla İsveç, 87,4 puanla Danimarka, 86,3 puanla Kanada ve Lüksemburg, 85,2 puanla Macaristan izledi.

Endeksin son 3 sırasında 34,9 puanla Burundi, 30,5 puanla Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve 23,7 puanla Myanmar yer alırken Afganistan, Somali, Irak, Küba, Özbekistan ve Türkmenistan gibi birçok ülkeye yeterli veri bulunmadığı gerekçesiyle sıralamaya girmedi.


Küreselleşme endeski


Küreselleşme endeksinde Türkiye, yabancı yatırımlar ve uluslararası ticaret gibi alt başlıkların dikkate alındığı ekonomik küreselleşmede 67,15 puanla 60’ıncı sırayı alırken internet kullanıcıları, istihdamda yabancı işçilerin oranı ve uluslararası markaların yaygınlığı gibi verilerin hesaplandığı sosyal küreselleşmede 50,7 puanla 105’inci sıraya indi.
Türkiye, uluslararası kuruluşlara üyelik ve diplomatik temsilcilik sayısı gibi verilerin dikkate alındığı siyasi küreselleşmede ise 91,72 puanla 19’uncı sıraya tırmandı.


Türkiye, KOF’un geçen yıl 122 ülkeyi kapsayan küreselleşme endeksinde 69,96 puanla 32’nci olmuştur.


Küreselleşmenin Dünya Dengelerine Etkisi

     Yeni Dünya Düzeni olarak tanımlanan değişim süreci, 1990’lı yıllara kadar geçerli olan Doğu-Batı bloklaşmasına dayalı politik dünya düzenini ve 1980’lerden itibaren gündeme giren, Kuzey-Güney ayrımına dayalı ekonomik ve endüstriyel dünya dengelerinin yeniden tanımlanmasını gerektirmektedir. 


Yeni Dünya Düzeni çerçevesinde Kuzey-Güney sınıflaması, bugün geçerliliğini hala koruyor gibi görünse de küreselleşme sürecinde dünya ülkeleri arasındaki asıl farklılaşma yeni bilgi ve teknolojiyi üreterek ve/veya satın alarak yoğun biçimde kullanan ülkeler ile bu tip sistemleri düşük bir düzeyde kullanan veya hiç kullanmayan ülkeler arasında oluşmaktadır. Bu çerçevede, birinci gruba giren ülkeler kuzey, ikinci gruba giren ülkeler ise güney şeklinde sınıflandırılmaktadır.





Küreselleşme Sürecinin Yönetim Sürecine Etkisi

Bu gelişmeler sonucu son derece sert bir rekabetin yaşandığı günümüzün dinamik, küresel pazar ortamında işletmelerin yaşayabilmeleri için bilgiye olan ihtiyaçları giderek artmakta ve sürekli ve düzenli bilgi akışının önemi hayati boyutlara ulaşmaktadır. Bu nedenle, işletmeler bilgi teknolojilerinin sağladığı altyapıyı etkin bir biçimde kullanarak, küresel pazardaki gelişmeleri sürekli izlemeli ve değişime uyum sağlayabilmek için gerekli kararları hızla almalıdır.




                                               
                                  SONUÇ


Görülmektedir ki, küreselleşmesinin getirdiği faydalar kadar, dezavantajları da bulunmaktadır. Küreselleşmenin faydalarından istifade edip, dezavantajlarından en az zararla kurtulabilmek için devletin her kademesinde, sivil kuruluşların da katılımı ile çok iyi planlama yapılmalı, ekonomi, siyaset ve dış politika sahnesinde etkin ve doğru kararlar alınmalı ve titizlikle uygulanmalı, dünyanın bu yeni düzeninde sadece bölgemizde değil, Avrupa’ da ve dünyada Türkiye için sağlam bir yer edinmenin yolları araştırılıp önceliklerin doğru olarak sıralanması, içte yaşanan sorunların etkin olarak çözülmesi, dışta ise yeni dünya düzeni içinde hak ettiğimiz yeri almamız sağlanmalıdır.










Bu kapsamda ; Türkiye’ nin küreselleşme fırtınasından olumsuz etkilenmemesi ve galip çıkması için dış siyasette kişilik sahibi, bölgesel çıkarlarını korumakla beraber, barışçı ve uzlaşmacı bir kimliğe sahip, küresel organizasyonlarda yer almakla birlikte tamamen kaderini onlara bağlayan, jeostratejik konumundan kaynaklanan kozlarını çok iyi kullanan, iç siyasette demokrasi ve insan haklarına önem veren, bu konulardaki gelişmeleri dış güçlerin baskını nedeniyle değil, kendi halkı ve ülkesi için yapan, ekonomide kaliteyi, verimliliği ve rekabeti esas alan, dış sermaye ve kredilerden ziyade öz kaynaklarını ve zengin doğal kaynaklarını, genç ve müteşebbis iş gücünü kullanmaya yönelik önlemler alarak uygulayan, bütün bunların yanında küresel kültür unsurlarını da benimsemekle birlikte milli kültüründen taviz vermeyen, hem evrensel, hem de milli kültür unsurlarını bir arada geliştiren, tarihine saygılı ve stratejik vizyona sahip bir siyaset izlemesi gerekmektedir. 

          "Başarı, tüm ulusun azim ve inancıyla çabasını birleştirmesi sonucu kazanılabilir." Mustafa Kemal ATATÜRK








Kaynaklar 

 

* Gözen, Ramazan (2004). ‘Çogulculuk, Küreselleşme ve 11 Eylül. Ankara: Alfa Yayınları

* Seymen, O. A. ve Bolat, T. (edit.) (2005). Küreselleşme ve Çok Uluslu İşletmecilik. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.

* Batırel, Ömer Faruk (2008). “Global Ekonomik Kriz ve Türk Kamu Maliyesi”. İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl:7, Sayı:13, Bahar 2008, ss.1-9, http://www.iticu.edu.tr/yayin/dergi/s13/01-09.pdf

* Civelek Yüce, B. (2009). “Küresel Finansal Kriz ve Türk Bankacılık Sektörü”. Leaders, Kasım 2009, ss.32-34,

Vikipedi özgür ansiklopedi




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder